Saygıdeğer Hanımefendiler,

Değerli Seçilmişler,

Değerli Dernek Başkanları,

Sevgili Vatandaşlar,

8 Mart Dünya Kadınlar günü vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

Öncelikle bu güzel etkinliği düzenleyen Atatürk Derneği Yönetimi ve emeği geçen değerli vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Kadınlar gününün eşlerimize, annelerimize veya kız kardeşlerimize çiçek veya hediye verdiğimiz bir gün olmadığını öncelikle belirtmek isterim. Buna karşın, erkek egemen toplum yapısında kadınların da erkeklerle eşit olduğunun bir kez farkına varmamızı ve toplumun ilerleyebilmesinin bu eşitliğin sağlanması ile sağlanabileceğini kabul etmemizi bizlere anlatan bir gün olarak addetmek isterim.

Dünya Kadınlar Günü her ne kadar 1977 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilmişse de, bu önemli günün tarihi gelişimine baktığımızda 19. Yüzyılda (1857) ABD’nin New York eyaletinde bir fabrikada çalışan kadın işçilerin haklarının iyileştirilmesi için grev yapmaları sonucu ortaya çıkan olaylarda 100 ü aşkın kadın işçinin hayatını kaybetmesi sonucu Emekçi Kadınlar Günü’nün kutlanmaya başladığını görmekteyiz. Ülkemizde ise Dünya Kadınlar Günü 1921 yılı itibariyle kutlanmaya başlamıştır.

1921 yılı akabinde, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde 1934 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmış ve ülkemiz kadın hakları konusunda birçok Avrupa ülkesine kıyasla çok önemli bir gelişme kaydetmiştir.

Kadınlarımızın çalışma hayatında daha etkin konumda olmaları, ekonomik özgürlüklerini kazanmaları, sivil toplum örgütlerinde ve derneklerde daha fazla varlık göstermeleri, daha iyi bir eğitim alarak bireysel gelişimlerine katkıda bulunmaları ülkemiz adına önemli bir sınamadır. Ancak bunlar hayata geçirilebildiği takdirde ülkemiz arzu edilen gelişmişlik seviyesine ulaşabilecektir. Bu unsurların hayata geçirilmesinde de kadınlarımızın kendi çabaları yanında erkeklerden de destek görmeleri büyük önem arz etmektedir. Bu sebepten ötürü siz değerli beyefendilerin de bugün burada olması Türk toplumunun gelişimi için ilham kaynağı olmaktadır.

Kadınlarımıza iş hayatında ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu sizlerle bazı istatistikler paylaşarak açıklamak istiyorum. 2014 yılında Türkiye’de çalışan kişi sayısı 28 milyon 786 bin olarak kaydedilmiş, kadınların işgücüne katılımı ise sadece %30 (erkeklerde %70) gibi düşük bir seviyede kalmıştır.

Ayrıca kadınlarımız özverili olduklarını da unutmamak lazım. Esasen çalışan kadınlarımızın da birçok kasketi bulunmaktadır. Bunların en önemlisi annelik görevidir. Sözkonusu görev de çoğunlukla mesai saatlerinden sonra başlamaktadır.

Tabii tüm bunları konuşurken kadına yönelik şiddete de atıf yapmadan geçmek yanlış olur. Maalesef dünyada ve Türkiye’de çok önemli bir sorun haline gelmiştir. Türkiye’de de toplumsal bir sorundur. Hükümetler bu ciddi sorunu çözmek için adımlar atsa da her gün dünyanın çeşitli kıtalarından kötü haberler gelmektedir. Bu tür davranışlara karşı toplumumuzun bilinçlenmesi önem arzetmektedir.

Ayrıca bu fiilleri gerçekleştirenlere en ağır cezaların verilmesi gerektiği de izahtan varestedir.

Sözüme son verirken, tüm kadınlarımızın kadınlar günü yeniden kutluyor, kadınlarımızın toplumda hak ettikleri yere gelmelerini temenni ediyorum. Tabii en önemli desteğim olan sevgili eşime de buradan kalbi selamlarımı gönderiyorum.